29 Mart 2009 Pazar

Ebru sanati (suyüzü)

Ebru Sanatı Nedir?
Birbiri içine geçmiş, ancak karışmamış, bakışla ayırdedilebilecek biçimde duran renk ve şekillere "EBRU" denir.
Sanat olarak EBRU, su üzerine serpiştirilen sıvı boyanın rasgele bezendiği şekillerin ve bu şekillere müdahele edilmesiyle meydana gelen figürlerin kağıda aktarılarak sergilenmesidir. Ebru sanatının bir özelliği de geleneksel Türk el sanatlarından olmasıdır.
Birçok eski eserde süsleme amacıyla kullanılan ebru, günümüzde daha çok çerçevelenip duvar süsü olarak kullanılmaktadır. Ayrıca, ebru yapmak insan ruhunu ferahlatan ve pozitif düşünceye yönlendiren bir eylem olduğu için, günümüzün stres dolu dünyasında, hergün daha fazla insanımız ebruya ilgi duymaktadır.Ebru, geleneksel el sanatlarımızdan olmasına rağmen yakın zamana kadar unutulma tehlikesi ile karşı karşıyaydı.
Dünya çapında çeşitli milletler tarafından sahiplenmeye başlanmış, bazı ülkelerde ebru yapımı sırasında kullanılan malzemeleri üreten firmalar boy göstermişti. Ebru sanatında son devrin piri merhum Mustafa Düzgünman gerek yetiştirdiği öğrencilerle gerek bu sanata kazandırdığı anlayışla manevi hazinelerimizden ebru sanatının yaşatılmasında büyük rol oynamıştır. Ebru yapımına başlamadan önce tekne kitreli su ile doldurulur.
Ebru teknesi basitçe alüminyum bir baklava tepsisi gibidir. Kitre ise bir bitkinin öz sıvısı olup baharatçılarda (attarlarda) satılır. Sinme bir avuç veya tepeleme iki çoba kaşığı kitre iki litre kadar su içinde 2, 3 veya 4 gün bekletilerek kitrenin su içinde iyice şişmesi sağlanır. Şişen kitre su içinde el ile yoğurularak suya yedirilir. Kitreli su boza kıvamında veya az seyreği olmalıdır. Hazırlanan sıvı ince bir tülbent ile süzülerek temizlenir. Son haliyle tekneye yavaşça (köpürtmeden) boşaltılır.
Ebru yapımında toprak boya kullanılır.Değişik renklerde toprak boyalar ayrı ayrı iki cam yüzey (veya seramik, krom) arasında iyice ezilir. Ezilme esnasında hafif su katılır. Elde edilen çamur kıvamındaki boyaya sığır ödü katılarak 15 gün veya bir ay kadar bekletilir. Boyanın öd asidiyle pişmesi sağlanır. Beklemeden sonra mamül sulandırılarak kullanılır. Boya açılmıyorsa öd katılır. Rengi açmak için boya sulandırılır.
Bir ebru bir defa yapılabilir.Hazırlanan boyalar fırça veya metal çubuk yardımıyla daha önce hazırlanmış olan kitreli suyun üst yüzeyine damlatılır. Bir desen veya figür yapılacaksa yine metal çubuk, tarak v.b. aletler ile şekillendirilir. Boyaların açılmasını ve şekillerin yuvarlaklığını kesin olarak belirleyemeyiz. Ancak fikir sahibi oluruz. Yaptığımız ebrunun tam olarak nasıl olacağını değil neye benzeyeceğini bilebiliriz. Bu yüzden iki defa aynı ebruyu yapmak imkansızdır. Her ebru, yapıldığı anın imzasını taşır adeta... Kağıt tekneye serilir, iş tamamlanır.Kağıt düzgünce tekne yüzeyine bırakılır, boyanın kağıda işlemesi sağlanır. Kağıt temiz ve rüzgarsız bir ortamda kurumaya bırakılır.

19 Mart 2009 Perşembe

Kalp tamiri




Kendi yıkıntılarınızın altında kalmamak için14 adımda kalbinizi tamir edin!
Hayatta herşeyin tamiri mümkündür. Kalp de onarılabilir. Şayet kalbinizin ciddî bir restorasyona ihtiyacı olduğunu düşünüyorsanız, kendi yıkıntılarınızın altında kalmamak için işte size 14 maddelik reçete:
1- Üzüntü verici bir durumda müsait bir yere çekilip iyice üzülün. Bu hakkınızı lâyıkı veçhiyle kullanın. Ağlayın, üzülün, büzülün, süzülün, çözülün! Tamir edilecek yerleri ileride âniden çökmemesi için bazen çekiçle iyice yıktıktan sonra tadilata başlarız değil mi?
2- Yaşadığınız acıları size hatırlatacak mekânı ve arkadaş çevresini adım adım da olsa değiştirin. Çünkü siz elinizi bir yere vurduğunda az, başkası elinize vurduğunda daha fazla acıtır.
3- Sizdeki yoğun duyguların farkında olun, göreceksiniz ki bu farkındalık tamiratı kolaylaştıracaktır. Bir diğer adım: Kalp harabiyetinize sebep olan temel duygularınızı tesbit edin, onu iyice tanıyıp yakın takibe alın. Sonra da onunla mücadele yollarını arayın, bulun ve uygulamaya geçin! Çünkü birçok problem genellikle bir temel problemden kaynaklanır. Onu durdurmak, dizginlemek bazen en temel çözümüdür.
4- “Olan şeyde hayır vardır” sözünü hayat felsefesi edinin; elbette elinizden gelenin en iyisini yaptıktan sonra olan şeyi, yaşanan sonucu kastediyoruz. “Kismetine razı ol ki, rahat edesin!” Maddî ve manevî anlamda tedbirli ve donanımlı yaşarsanız, Allah sizi kötü sürprizlerden koruyacaktır.
5- Zihninizde olayların kuş bakışı fotoğrafını çekin hemen, bu fotoğrafta kendinize ve hayata daha objektif yaklaşmanızı sağlayacaktır.
6- Derin nefes almayı alışkanlık haline getirin, çünkü derin nefes kalbi rahatlatıp kendine getirir.
7- Alabildiğine affedici olun, kin tutan kişi kalp yıkıntılarının altında kalarak en büyük zararı kendisi görür. Bakın Allah, aklımızdan geçirdiğimiz en küçük bir pişmanlık niyetimize bile tevbe kabul ederek bizi affediyor. Affetmeme duygusu asla affedilmez.
8- Kalbiniz kıran, yıkan, perişan eden vs. ne varsa hepsini toplayıp büyükçe bir poşete doldurduktan sonra çöpe attığınızı ve onlardan kurtulduğunuzu hayal edin.
9- Şimdi sıra boşalan kalbinizi hayırlı şeylerle doldurmakla. Sakın boş bırakmayın, çünkü orayı derhal doldurmak için tetikte bekleyen bir sürü insî ve cinnî şeytan var! Hayırlı şeylerden kasıt, aklınızı ve kalbinizi beraber doyurabileceğiniz faaliyetlerdir. İşte size aklı ve kalbi beraber doyurmanın 3 yolu: Seçkin kitapları tekrar tekrar okumak, seçkin şahsiyetleri dikkatle dinlemek, bilerek seyahat etmek. Unutmayın: Boşluklar hemen dolar. Siz adım atmazsanız başkaları atacak, kalbiniz yine eski harap haline dönecektir.
10- Nefsinize çok ağır gelecek miktarda iyilik yapın, hayır hasenatta bulunun. Muhtaç bir ailenin veya kişinin ihtiyaçlarını karşılamayı üzerinize alın, yahut durumunuza göre en az 1 veya 3 öğrenciye 100 YTL burs verin. Meblağı şartlarınıza göre değiştirebilirsiniz, fakat “nefsinize ağır gelen miktar” olmasına dikkat edin.
11- Gıybet ve dedikodu kalp tahribatının en güçlü balyozudur, çok konuşmak yerine örnek teşkil edecek model davranışlar sergilemeye çalışın. Yani lisân-ı hâlinizle konuşun.
12- Hatalarınızı kabul edin, özür dileyin, yanlışta diretmeyin; böyle davranırsanız hata yapma riskinizi azaltmış olursunuz. Çünkü insan bir şeyin arkasında her zaman duracağını, sorumluluğunu üstleneceğini bilirse daha dikkatli hareket eder.
13- Muhabbetinize akıl katarsanız, size yakışmayan aşkların tuzağına düşmezsiniz. Kararlarınızı akıl ve kalp süzgecinden geçirin, yine de kararsız kalırsanız kalbinizin sesini dinleyin.
14- SON ADIM: Kalbinizi devamlı meşgul eden 5 şeyin listesini çıkarın. Bunları hayal” ve “gerçek” diye 2 sınıfa ayırın; “hayal”leri atın. “Gerçek”leri de “mantıklı” ve “mantıksız” şeklinde tasnif edin; “mantıksız”ları atın. “Mantıklı” ları da “uygulanabilir” ve “uygulanamaz” şeklinde sınıflayın; “uygulanamaz”ları atın. “Uygulanabilir”leri “şimdi” ve “gelecekte” diye ayırın; “gelecekte”leri atın. “Şimdi”leri de “acil” ve”ilk fırsatta” şeklinde tasnif edin; “acil”lere kafa yorun. Böylelikle “ilk fırsatta”kilerin de çoğunun halledilmiş olduğunu göreceksiniz.
Abdülkadir Akgündüz “Kalbin kendine has gerekçeleri vardır ki, akıl onları hiçbir zaman anlayamaz..

15 Mart 2009 Pazar

Mekke’nin dünyanın merkezi olduğu ispatlandı




Mekke’nin dünyanın merkezi olduğunun ispatlanmasının ardından İslam âlimleri Doha’da toplandı. Âlimler, Greenwich saati yerine Mekke saati kullanılması çağrısında bulundu.Jeoloji ve İslam Hukuku konusunda uzman Müslüman ilim adamları, önceki gün Katar’ın başkenti Doha’da düzenlenen “Dünyanın Merkezi Mekke” adlı konferansta bir araya geldi. İlim adamları, dünya saat ayarlamasında ölçü alınan ve Greenwich olarak bilinen saat dilimi yerine Mekke saat diliminin ölçü olarak alınmasını talep etti. Bilindiği gibi Mekke-i Mükerreme’nin dünyanın merkezi olduğunu savunan teori yakın zamanda yapılan bilimsel araştırmalarla kanıtlanmıştı.Katılımcılar, Greenwich saati (GMT = Greenwich Mean Time) yerine Mekke saatinin esas alınarak ortak İslami bir saat diliminin oluşturulması çağrısında bulundu. Çünkü Mekke saati dünyanın her yerinden kıble yönünü belirliyor, akrepleri klasik saatlerin aksine Kâbe-i Şerif etrafında yapılan tavaf hareketleri gibi soldan sağa doğru dönmektedir.Bir gün süren konferansa Prof. Dr. Yusuf el-Karadavi’nin yanı sıra Kur’an ve Sünnetin bilimsel mucizeliği üzerine yaptığı araştırmalarıyla tanınan, İngiltere Galler Üniversitesi’nde jeoloji dersleri veren Mısırlı bilim adamı Prof. Dr. Zağlul en-Naccar, Mekke saatinin mucidi Mühendis Yasin eş-Şuk gibi konusunda uzman birçok ilim adamı katıldı.Yusuf el-KaradaviEl Karadavi, İslam Hukuku, geometri, astronomi ve hukuk alanında uzman kişilerin Mekke’nin neden dünyanın merkezi seçildiği ve Allah’ü Teala’nın Beytü’l Haramı neden Müslümanlara kıble olarak tayin ettiğine dair yürüttükleri çaba ve araştırmalara ilişkin takdirlerini ifade etti.Aynı zamanda Dünya Müslüman Âlimler Birliği Başkanlığını da yürüten Yusuf el-Karadavi “ Müslümanların kıblesinin muazzamlığını pekiştirmek için yapılan bilimsel araştırma ve ulaşılan neticeleri takdirle karşılıyoruz” dedi. El Karadavi “Mekke’nin Dünyanın merkezini oluşturduğu teorisinin ispatlanması İslami kimliğin pekiştirilmesi ve tespit edilmesidir, ayrıca Müslümanın diniyle, ümmetiyle ve medeniyetiyle gurur duygusunu pekiştirecektir” diye konuştu.




“Diğer din ve medeniyetlerin aksine İslam’da din ile bilim arasında bir çatışma yoktur” diyen el-Karadavi bununla ilgili Kur’an-ı Kerim’den Yüce Allah’ın (cc) şu buyruklarını kanıt olarak gösterdi: “De ki; Eğer doğru söylüyorsanız kesin delilinizi getirin”, “Eğer doğru söylüyorsanız bana ilme dayalı bir biçimde haber verin”, “Yanınızda bize çıkaracağınız bir ilminiz var mı?”.DÜNYANIN MERKEZİ MEKKEÖte yandan Prof. Dr. Zağlul en-Neccar, “Mekke’nin dünyanın tam merkezinde yer aldığını artık bilimsel ispattan sonra şek götürmez bir gerçektir” dedi. Neccar, bunun delilinin de Prof. Dr. Hüseyin Kemaleddin’in dünyanın başlıca şehirlerinden kıble yönünü belirlemeye çalışırken Mekke-i Mükerreme’nin yerküreyi oluşturan yedi kıtanın hepsinin etrafından geçen bir dairenin tam ortasında yer aldığını ispatlamasını gösterdi.En Neccar Mekke-i Mükerreme’yle aynı meridyen çizgisi üzerinde yer alan yerler pusulada manyetik iğnenin belirlediği manyetik kuzeyle kutup yıldızının belirlediği gerçek kuzeyle uyumlu olduğunu söyledi.Ünlü jeolog “Mekke-i Mükkereme’nin meridyen çizgisinde her hangi manyetik bir sapma bulunmamakta. Hâlbuki aralarında Greenwich’in de bulunduğu diğer tüm meridyen çizgilerinde manyetik bir sapma var. Hatta Greenwich meridyeninde batı yönünde 5.8 derecelik manyetik bir sapma olduğu bilimsel olarak ispatlanmıştır” dedi.En Neccar İngilizlerin, gölgesi ve izleri halen sürmekte olan Britanya Sömürgeciliği döneminde Greenwich meridyenini bir saat ölçüsü olarak dünyaya zorla dayattığına işaret etti.




RAKAMLARLA MERKEZİ İSPATLADI


Bu arada, Kahire Üniversitesi’nde mimarlık dersleri veren, “Uluslararası Kur’an ve Sünnet’te Bilimsel Mucize Kurulu” üyesi Prof. Dr. Yahya Veziri konferansta sunduğu araştırmada bilgisayar yardımıyla dünyanın önde gelen şehirlerinden Mekke-i Mükerreme için çok hassas yön tayinleri yaparak farklı dünya kıtaları arasındaki mesafeye bakılırsa Mekke’nin tam ortada yer aldığı görüldüğünün rakamlarla ispatlandığını açıkladı.Mısır Hulvan’da bulunan Ulusal Astronomik ve Jeofizik Araştırmalar Enstitüsü Nükleer Patlamalar Merkezi Başkanı sismolog Prof. Dr. Ahmed Ali Bedevi ise deprem riski açısından Mekke’yle ilgili yaptığı araştırmada Mekke’nin kendine özgü jeolojik bir yapısı olduğunu ve ilahi bir koruma görevi gören sağlam sıradağlar içerisindeki eşsiz konumundan dolayı tarihte bu kutsal kentin depremlere maruz kaldığının çok nadir olduğunu söyledi.


MEKKE SAATİNE RAĞBET ARTACAK


Konferans esnasında Filistin asıllı Fransız vatandaşı Yasin eş-Şuk kendi icadı olan “Mekke saatini” katılımcılara tanıttı. Saat pratik olarak dünyanın merkezinin Mekke olduğunu ve Greenwich yerine Mekke’nin dünya saat ölçüsü olarak alınmasının daha doğru olacağını gösterdi. Araştırmacıya göre yeni saatin tasarımı Dünya Saat Merkezi olarak Mekke’nin dikkate alınmasına yardımcı oluyor.Eş Şuk “icat ettiği saatin dünyanın her yerinden kıbleyi tespit edebildiğini akreplerinin gezegenler ve diğer cisimlerin evrende güneş etrafında hareket ettiği ve insan vücudunda kan dolaşımının hareketi gibi solda sağa hareket ettiğini ifade etti.Eş Şuk dünyanın değişik yerlerinde ikamet eden ya da buralarda yolculuk eden Müslümanların bulundukları yerlerde kıbleyi tespit etmekte yaşadıkları zorlukları gördükten sonra söz konusu saati icat etmeye karar verdiğini belirtti. Bunun için dünyanın merkezinin Mekke olduğunu kabul eden eski âlimlerin görüşlerine başvurduğunu bu esnada en modern topografik haritalardan, fiziki haritalardan ve Mekke-i Mükerrem’in haritalarından yararlandığını söyledi.Öte yandan Suudi Arabistan Krallığı yeni saati Mekke-i Mükerreme’nin bir kulesine koymayı planladığını söyledi. Son bilimsel ispat ile birlikte Mekke Saati’nin dünya genelinde büyük rağbet göreceği belirtiliyor.

7 Şubat 2009 Cumartesi

YÂ RÂB BU UĞURSUZ GECENİN YOK MU SABÂHI?..




Yâ Râb, bu uğursuz gecenin yok mu sabâhı?
Mahşerde mi bîçârelerin, yoksa felâhı!

Nûr istiyoruz... Sen bize yangın veriyorsun!
"Yandık!"diyoruz... Boğmaya kan gönderiyorsun!

Esmezse eğer bir ezelî nefha, yakında,
Yâ Rab, o cehennemle bu tûfan arasında,

Toprak kesilip, kum kesilip Âlem-i İslâm;
Hep fışkıracak yerlerin altındaki esnâm!

Bîzâr edecek, korkuyorum, Cedd-i Hüseyn'i,
En sonra, salîb ormanı görmek Harameyn'i!...

Bin üç yüz otuz beş senedir, arz-ı Hicaz'ın
Âteşli muhitindeki sûzişli niyâzın

Emvâcı hurûş-âver olurken melekûta?
Çan sesleri boğsun da gömülsün mü sükûta?

Sönsün de, İlâhi, şu yanan meş'al-i vahdet,
Teslîs ile çöksün mü bütün âleme zulmet?

Üç yüz bu kadar milyonu canlandıran îman
Olsun mu beş on sersemin ilhâdına kurban?

Enfâs-ı habisiyle beş on rûh-u leimin,
Solsun mu o parlak yüzü Kur'an-ı Hakim'in?

İslâm ayak altında sürünsün mü nihâyet?
Yâ Rab, bu ne hüsrandır, İlâhi, bu ne zillet?

Mazlûmu nedir ezmede, ezdirmede mânâ?
Zâlimleri adlin, hani öldürmedi hâlâ!

Câni geziyor dipdiri... Can vermede mâsûm!
Suç başkasınındır da niçin başkası mahkûm?

Lâ yüs'ele binlerce sual olsa da kurbân;
İnsan bu muammalara dehşetle nigeh-bân!



Eyvâh! Beş on kâfirin îmanına kandık;
Bir uykuya daldık ki: cehennemde uyandık!

Mâdâm ki, ey adl-i İlâhi yakacaktın...
Yaksaydın a mel'unları... Tuttun bizi yaktın!

Küfrün o sefil elleri âyâtını sildi:
Binlerce cevâmi' yıkılıp hâke serildi!

Kalmışsa eğer bir iki mâbed, o da mürted:
Göğsündeki haç, küfrüne fetvâ-yı müeyyed!

Dul kaldı kadınlar, babasız kaldı çocuklar,
Bir giryede bin ailenin mâtemi çağlar!

En kanlı şenâatle kovulmuş vatanından,
Milyonla hayâtın yüreğinden gidiyor kan!

İslâm'ı elinden tutacak, kaldıracak yok...
Nâ-hak yere feryâd ediyor: Âcize hak yok!

Yetmez mi musâb olduğumuz bunca devâhi?
Ağzım kurusun... Yok musun ey adl-i İlâhî!

4 Cemaziyelevvel 1331 - 28 Mart 1329 (1913

İsrail uçakları Gazzeyi bomladığından beri bu dizeler ağzımdan hiç düşmedi bugüne nasipmış aktarmak, hafizamı yenilemiş olayim ,hemde M AKİF gibi büyük şairimiz yad etmiş olalım ..